Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Kendini aldın mı,Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.
"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 8, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.
19 Aralık 2013 Perşembe
2 Aralık 2013 Pazartesi
damaddraşı
damat traşının kaçak yapılanı makbuldür. yapılan sikindirik traş karşılığında ödenen meblağ nerdeyse zimbabwe'nin gayri safi milli hasılasına denk düşmektedir.
efem; eğer kaptan mağara adamı gibi salaş bir halde değilseniz yapılan sıradan bir sakal traşı için bu kadar para vermeye değer mi? saç kesimi de faturaya dahil edilse bile değmez yani. kaldı ki saça da ekstra yapılan uygulama sadece damada "efendi adam" imajı kazandırabilmek amacıyla saçlarının bir büyükbaş hayvan tarafından itinayla yalanmış gibi durması için fazladan sürülen bir miktar şeftali kokulu jöle ve sıkılan iki fısfıstır. ha bir de damat izin verirse eğer biraz da kafaya sim atılır. tüm bu işlemlerden sonra berberin üste para vermesi gerekirken paraya en fazla ihtiyaç duyulduğu düğün arefesinde bu savurganlık niye?

bu yazı da bu kadar işte sevgili canlar, bir sonraki yazımda da "ay başında bakkala yakalanmadan eve nasıl girersin" konusunu anlatacağım. görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)