bazen olur, geçmeniz için önünüze kırmızı halılar gibi döşenmiş yollar birdenbire sizin için ıssız bir kuyuya dönüşür, tuzak olur. geçeyim dersin geçemezsin, döneyim dersin dönemezsin; bir donma anıdır bu...

çünkü beklentiler çok büyük, çünkü iradeler çok zayıf, çünkü yollar düz değil, çünkü ayaklar ince, çünkü hep hazıra konmuşuzdur, çünkü hep tozpembe görmüşüzdür, çünkü daha büyümemişizdir... ademoğlu, çaresizlik diye birşey olmadığını, aslında eninde sonunda bir yerlerde, hayat denen yolun bir noktasında kaybetmek gerekeceğini kabullenebildiği an büyümüş oluyor işte.
hem çaresizlik nedir ki, kendi uydurduğumuz bir şey değil mi? kendi kendimize tuzak olduğumuza göre, çözümü de biz de olmalı. kendi kendimizin ürettiği bir sorunun/durumun üstesinden gelemediğimiz zaman çaresiz kalıyoruz; ya biz gereken herşeyi yapmadık, ya az verdik çok bekledik, ya hazırcılığımız işbaşındaydı veya hepsine ek olarak kaderdi.
balıkçının ağı küçük hırsı büyük olduğu için hep kaçan balık büyük oluyordu anlayalım artık... hep doğru tanımlamadığımız dertlerimize çare ararken, bilmeden başka dertlere düşüyor, içinden çıkamıyor ve buna çaresizlik diyoruz...
madem, mutlaka hayatın bir noktasında kaybediş olacak, o zaman sükunetle kabul etmek en iyisi o anı; ama esas soru acaba ben gerekli her şeyi yaptım mi olmalı...
sevdiğiniz kişi sıkıntı çekerken sizin ona yardımcı olamamanız. onu rahatlatacak bir şey söylemek istemeniz ama söylediklerinizin hepsinin aptalca kaçması. bildiklerinizin, öğrendiklerinizin sonucunda söyleyebileceklerinizin onu avutmaya yetmemesi. kendinizi sürekli ona karşı saçmalarken bulmanız. kendinizi yetersiz bulmanız.
büyük bir dünyada küçük bir insan olmanın gerçek yüzüyle tanışmanız... ve küçük bir insan olarak birini sevmeye cürret edip sonra sevdiğiniz kişiye kendisini iyi hissettirecek hiç bir şey yapamamanız... o üzülürken elinizden hiç bir şey gelmemesi...
kendinizi pek çok şeye karşı yeterli, ama onu mutlu etmek için yetersiz bulmanız...
zor lan valla,,
çayın altını tarışmaya açık bıraktım hep..
ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma
çıkma kendinden dışarı, serseri olma
kendi içine seyahat et, erenler gibi
sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder