2 Nisan 2013 Salı

teklif



evet mevzumuz evlenme teklifi,
çoğu zaman filmlerde veya dizilerde görürüz, nadiren günlük hayatta karşılaşırız bu durumla, hayatımızda ortalama iki kez de faili veya mef'ulü oluruz.
lakin bir ayrıntı hiç değişmez: kadınların yüzüğe odaklanması. erkek "benimle evlenir misin" dediğinde karşısındaki erkeğin yüzüne bakmadan önce, yüzüğe bakarlar uzunca bir süre. o esnada akıllarından geçenleri hep merak etmişimdir. neden erkeğinin yüzüne veya gözlerine değil de yüzüğe bakarlar?
zira sahne hep aynıdır, "selma" dendiği anda el ceketin cebine uzanır, o andan itibarenkadın dünyadan uçar; sol gözüne bir perde, sağ gözüne bir mercek iner efendim,yüzükten başka bir şeyi görmez, o yüzük havaya ve kendisine doğru yönelir, o esnada sanki bir yıldız kayıyormuşcasına dikkatle ve heyecanla izler o yüzük kutusunu. sonra kutunun kapağının açılması esnasında erkeğin yüzüne bakar küçücük bir an, yüzük kutusunun açılmasına saniyenin yüzde biri kadar bir vakit kalmışken tekrar yakalaryüzük kutusunun açılma sahnesini. sonra yüzükten başka bir şey kalmaz evrende, kadındünyadan kopar, bir uzay boşluğu düşünün, içinde hiç bir gezegen ve göktaşı olmayan, sadece içinde bir yüzük şeklinde yıldız ve etrafında dönen bir gök cismi gibi kadın. kadıniçin o sahnenin böylesine mühim bir şekilde yaşanması söz konusudur. ayın dünyaya bakan yüzünün hep aynı olması gibi, kadının gözünün baktığı yer o yüzüğün odak 



noktası olan "değerli taş"tır. birazdan "benimle evlenir misin" cümlesini duyacak ve o esnada yüzüğe bakma eylemi son bulacak ve "cemiiil" diye başlayacaktır söze, bu "i"'lerin sayısı yüzüğün etkileyiciliğiyle doğru orantılıdır ve kararını açıklayacaktır.
evet, o esnaya kadar olan sürede kadın yüzüğü inceler. öylesine derin inceler ki, gözleri büyür, göz merceği ileri doğru fırlar, gözlerinde yıldızlar dans eder, gözleri yeterli büyüklüğe ulaştığı zaman; yüzüğü baş ve işaret parmaklarının arasına alarak onusemaya doğru kaldırıp; ağzı kulakarına varan, hatta ensesine doğru ulaşan bir sırıtışla bir an yüzünün smeagol'a dönüşüp kadının "kııyyyyymetlimiissssssssss" diyerek tıslayarak haykırması hiç şaşırtıcı olmaz efendim. zira kadın için o an zaman durur, beyin fonksiyonları normalinin 100 katına çıkar: elf gözleriyle yüzükteki taşın karatını ölçer ve o taşın muadilinin piyasa fiyatını hesaplar, altının ayarının fark eder ve altının özkütlesinden yola çıkarak elf gözleriyle gördüğü hacminden hareketle hesapladığı ağırlığını altının o günkü oms değeriyle çarpar, petrolün galon fiyatı, beşşar esed'in devrilme olasılığı, önümüzdeki 1 yıl boyunca piyasada ne yönde ve ne kadar hareketlilik olacağına kadar her türlü veri, kadının zihinsel veritabanında, imkb'deki saniyedeki işlem sayısından daha hızlı bir biçimde değerlendirilerek altının incelenmesi tamamlanarakzaman bükücülüğü sanatının en ileri tekniklerinin kullanılışının ardından beyninin cevap mekanizması devreye girer...
sizi hayattan soğutmak istemezdim değerli okurlar ama: coca cola özütüyle birlikte dünyadanın en önemli ve en büyük iki sırrından biri olan bu gizemi taşımak ağır gelmeye başlamıştı.

şimdilik hepiniz esen kalın efendim...

1 Nisan 2013 Pazartesi

götünden anlamak


bence bu mevzu biraz karışık.

cinsiyetler arasındaki en belirgin fark algı ve kurgu bence. bi de bi tarafta pipi bi tarafta kuku var ama orasına girmiyorum, orası zaten aşikar. meme dedim mi? meme çok güzel bi şey. büyüğü de kendine göre güzel küçüğü de. öhm. insanları tenasül organlarından bağımsız olarak kadın&erkek diye gruplasaydık daha kurgusal, daha kompleks düşünen varlıklara kadın derdik. erkek, kadının yanında çocuk gibi, cücük gibi kalıyor çünkü.

bu biraz yetişirken edinilen pratikle alakalı. kadın beyni, zihni muazzam bi şey azizim. çocukluktan itibaren düşünüp, kurmaya başlıyor kadın. erkek çocuk top peşinde koşarken kız çocuk evcilik oynuyor, aile kuruyor, bebeklerine görevler veriyor; kurguyla hep o ilgileniyor. evcilik oyunu yönlendirebilen hiçbir erkek çocuk görmedim ben mesela, gören varsa beri gelsin. bu cinsiyet fıtratıyla ilgili bi şey olabilir, tam bilemiyorum ama kurguyla bu aşinalık kadına müthiş bir örgü ağı kurma kabiliyeti veriyor zaman geçtikçe. erkeğe bakarsan; erkek her zaman o top peşinde koşan çocuk kurnazlığında kalıyor. olduğu, olacağı o kadar. buraya kadar sıkıntı yok tabii. sıkıntı şurada başlıyor; kadın maalesef erkeği de kendisi kadar komplike, karışık sanıyor. işte bizce kadının her lafı götünden anlaması bu yüzden hasıl oluyor.

örneklemeye çalışayım. can dostunuz ali ile yemektesiniz.ali pezevengi yapmaz gerçi de, yemeği de o yapmış olsun;

-ali'm, kardeşim, tuzluğu uzatsana.
+al kanka.

bak, ne kadar basit. şimdi sevgiliniz ayşe'nin hazırladığı sofraya buyrun;

-aşkım, tuzluğu uzatabilir misin?*
+yemek tuzsuz mu olmuş?!*
-eoo. ben elime döküp de şey edeyim diye.

soru aynı, cevaplar farklı. ali'nin cevabıyla ilgili söylenebilecek hiçbir şey yok. gerçekten yok. soru-cevap, bu kadar basit. halbuki ayşe'nin cevabı karışık. eğer yemeği siz yapsaydınız da ayşe size laf koymak isteseydi direk olarak "yemek de yarrak gibi olmuş" demez lafını imalı ederdi, inceden laf koyardı. ayşe'nin pasif agresif tepkisinin ardında da sizin laf koyduğunuzu düşünmesi var. neden? çünkü ayşe laf koysaydı öyle koyardı. ha bana sorsan biz anlamazdık ayşe'nin laf koyduğunu, orası ayrı. yanisi ali top oynarken pas bekliyor hala. "şimdi top gelsin, o esnada kamil sol kanattan kaçar. basarım önümdeki lavuğa çalımı. kamil'e açarım. kamil soldan yardırsın, ben içeri katederim. hmm" değil "ananıskim top geliyor" diyor. ayşe'nin ne düşündüğünü örnekleyecek kadar tanımıyorum ayşe'yi, çünkü ayşeyi de götümden uydurdum

erkeklerin kadınları anlamaması, erkeklerin öküz olması var ya, o da bu yüzden amına koyim. kadın ima ediyor, erkek anlamıyor.

-bugün işte çok yoruldum aşkım.
+he ya hatun valla ben de. kulunçlarım ağrıyor yemin ediyorum.
-...


 

+?
-...
+n'oldu hatun? bi şey mi oldu?
-yok bi'şey!

tanıdınız değil mi? her çiftin başından geçer bu diyalog. iş olmaz okul olur, kurs olur ama geçer. kadın direk ilgi istiyorum demiyor yine, ima ediyor. şahsen ben hala anlamıyorum, anlayabilen arkadaşlara gıpta ediyorum. bu arada ilgi göstermek nedir lan? 28 yaşıma geldim kız arkadaşım "benimle ilgilen" derse ne yaparım bilmiyorum amına koyim. mesela hanimiş hanimiş, ay ay kıyamam? bunu dersem var ya anamdan emdiğim süt burnumdan gelir. öhm.

kadının bu kadar derinlemesine düşünmesi doğru olanı zaten. çünkü hepimizin hayatı kadınların ellerinde şekilleniyor. televizyon karşısında şahan'a eheh diye gülen beyinsiz babamdansa mutfakta "selim'in düğününde bilezik takarız, benim de 2 oğlum var sonuçta" diye kafada kuran annemin yönlendirmesini görmüş olmamın faydasını gördüm şahsen.

dağılmadan, işbu götünden anlama meselesi de bu yüzdendir. erkek kadından fiziksel olarak güçlüdür. bu nedenle doğa kadına müthiş bir düşünme kabiliyeti vermiş, parmak hesabıyla skoru eşitlemiş ama pratikte resmen biz gariban erkeklere geçirmiştir.

bak aklıma geldi hani kadınlar zeki erkek seviyor ya, onun temelinde de bu var. kadın anlaşılmak istiyor. aptal bir adamın kadınları anlaması mümkün değil. ha sorarsanız sen çok mu zekisin la sikik diye. evet zekiyim.