hayatta kesinlikle yaşanması, kesinlikle zevki tatılması
gereken bir deneyim.
dakikalar öncesinden, önceki alacakaranlık gecenin soğuğunda
kıvama gelmiş bağırsaklarınızın hareketlendiğini, o güzel götünüzden önceki son
çıkışta bir toplanma olduğunu hissedersiniz ve hazzın kokusunu almaya
başlarsınız. etrafta bir sürü olaydan habersiz, az sonra entellektüel bir
keyfin hazzını alacak olan göt sahibini fark etmemiş, hayatın bu güzel
zevkleriyle yoğrulmamış insanlar vardır. ama o insanların varlığı, yokluğu
sizin için hiç bir şey ifade etmez. sizin için önemli olan, pipiye dökülen kolonya
kadar yakıcı olacağını tahmin ettiğiniz o osuruğu salmaktır.
ve o an gelmiştir, osuruk kendini daha fazla tutamaz içerde,
kalın bağırsağınızın derin, uçsuz bucaksız, el değmemiş karanlığında yeterince
beklemiştir çünkü. göt deliği ise hasretle bu osuruğun yolunu gözlüyordur,
tıpkı sevgilinin asker yolu beklemesi gibi. ve pısss...
o derinden gelen, ama hazdan habersizlerin duyamadığı ses.
kuyruk sokumumun adeta her tarafında hissedilen yanma, tıpkı bir yılan gibi
deliğinden çalılara, yani kıllara sürtünerek çıkan bir osuruk. bağırsaklardan
çıkıp özgürce göt deliğinde, sonra donda, sonra otobüsün atmosferinde dolaşan o
osuruk,tıpkı 23 nisan'da okuluna koşarak zıplayarak giden bir çocuk gibi,
kaygısız ve özgür.
ve burun deliklerinden girişi. mukozaya bir kedi edasıyla
sürtünerek geçtikten sonra, kemoreseptörleri delercesine, ateşe verircesine,
tutkuyla sevişen iki insan adeta. ve bu kokudan sadece sizin tat alabiliyor
olmanız, diğer insanların bu anın tadını alamayacak kadar sıradanlaşmış, tek
düze hayatlar yaşıyor olmaları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder